NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
نَصْرُ بْنُ
عَلِيٍّ
أَخْبَرَنِي
أَبُو
أَحْمَدَ
عَنْ
إِسْرَائِيلَ
عَنْ سِمَاكٍ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ
أَسْلَمَتْ
امْرَأَةٌ
عَلَى عَهْدِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَتَزَوَّجَتْ
فَجَاءَ
زَوْجُهَا
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
إِنِّي قَدْ
كُنْتُ أَسْلَمْتُ
وَعَلِمَتْ
بِإِسْلَامِي
فَانْتَزَعَهَا
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِنْ
زَوْجِهَا
الْآخَرِ
وَرَدَّهَا
إِلَى
زَوْجِهَا
الْأَوَّلِ
İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir
ki:
Rasûlullah (s.a.v.)
zamanında bir kadın müslüman olmuş da evlenmişti. îlk kocası Peygamber
(s.a.v.)'e geldi ve;
Ey Allah'ın Rasûl'ü, ben
müslüman olmuştum. (Bu da) benim müslüman olduğumu biliyordu (böyleyken gidip
bir başkasıyla evlendi) dedi. Bunun üzerine; Rasûlullah (s.a.v.) o kadını
sonraki kocasından ayırıp ilk kocasına iade etti."
İzah:
İbn Mâce, nikâh
Bu hadis-i şeriften
anlaşılıyor ki eğer müşrik karı-koca birlikte müslümanlığı kabul edecek
olurlarsa eski nikahları geçerli olur. Yeniden bir nikah kıymak gerekmez.
Karı-koca beraberce müslüman oldukları halde kadın gidip de bir başkasıyla
evlenecek olursa, bu evlilik bâtıl olduğundan geçersiz sayılır ve kadın yeni
kocasından ayrılarak eski kocasına iade edilir. Müşrik karı-koca islâmiyeti
zifafa girip cinsi münâsebette bulunduktan sonra kabul etmiş bile olsalar, yine
de kadın yeni kocasından ayrılır ve eski kocasına iade edilir. Bu mevzuda
ittifak vardır.
Hanbeli ulemâsından İbn
Kudâme bu mevzuda şunları söylüyor: "Kan-kocadan birisi cinsi münâsebette
bulunduktan sonra müsîüman olduysa, bu mevzuda imam Ahmed'den iki görüş rivayet
edilmiştir:
1. Kadının iddeti
bitinceye kadar, kocası da müslüman olursa eski nikahlan geçerli olur. Fakat
eğer bu iddet süresi içerisinde diğeri müslümanlığı kabul etmezse nikahlan
sona erer. Dinlerinin ayrıldığı andan itibaren evlilik hayatlarının da sona
erdiği kabul edilir. Dolayısıyla kadının yeniden evlenmek için yeniden bir
iddet beklemesine de gerek kalmaz, ez-Zührî üe el-Leys, el-Evzaî, eş-Şâfiî,
İshak ve îmanı Muhammed, bu görüştedirler:
2. Dinleri ayrıldığı
andan itibaren nikahlan bozulmuş olur. Hasen, Tavus, İkrime ve Katâde bu
görüştedirler.
Hanefî imamlarından
imam Muhammed diyor ki, kadın müslüman olup kâfir olan kocası da islâm memleketinde
olursa, önce kocasına islâmiyeti kabul etmesi teklif edilir. Eğer müslüman
olursa kadın kendisinin karışıdır. Şayet koca müslümanhğı kabul etmeyip
reddederse, kadın kendisinden alınır ve bu ayırma kesin boşanma hükmündedir.
Ebu Hanife ve İbrahim en-Nehafnin görüşleri de budur.[Mübârekfurî,
Tuhfetu'l-ahvezi, IV, 296.]
İmam Mâlik'e göre ise
eğer erkek karısından önce müslüman olmuşsa karısına müslümanhk teklif eder,
eğer kadın müslümanhğı kabul ederse eski nikahlan devam eder. Aksi takdirde nikahları
fesh edilir. Eğer kadının nerede olduğu bilinmiyorsa, erkeğin islâmiyet! kabul
ettiği anda nikah bozulmuş olur. Eğer kadın erkekten önce müslümanhğı kabul
etmişse, eski nikah kadının iddeti sona erinceye kadar devam eder, iddet
süresi sona erince nikah da sona erer.
Bir kadınla kocanın
nikahlı oldukları malum iken, kadın nikahlarının bozulduğunu, erkek de aksini
iddia etse, erkeğin sözüne itibar edilir. Kadının sözü ise reddedilir.
Müşriklerden bir karı-kocanın ikisi birden müslüman olması halinde de hüküm
böyledir. Bu mevzuda ulema görüş birliği içerisindedirler.
Eğer kadın kocasıyla
zifaf olup cinsi münâsebette bulunduktan sonra müslüman olursa, iddet süresi
bitinceye kadar bekler, eğer bu süre içerisinde kocası da müslüman olursa,
eski nikahları devam eder. Aksi takdir-de nikahları feshedilir. ez-Zühri ile
Şafiî, Ahmed ve İshak bu görüştedirler. İmam Mâlik'e göre ise, "Eğer
müşrik bir erkek müşrike olan karısından önce müslüman olursa, karısına
müslüman olmayı teklif eder, eğer kabul ederse eski nikahları devam eder aksi
takdirde nikâhları bozulur. Bu mevzuda Süfyân es-Sevrî de şunları söylüyor:
"Eğer müşrike bir kadın, müşrik kocasından önce müslüman olursa kocasına
müslümanhk teklif eder. Kocası bu teklifi kabul ederse eski nikahları devam
eder, aksi takdirde nikahları feshedilir. Sözü geçen karı-koca dâr-ı islâmda
olmaları şartıyla Hanefi uleması da Süfyan es-Sevrî'nin bu görüşünü savunmaktadırlar.
Fakat kadın müslüman olur da kocası dâr-i harb'e kaçar giderse, aralarında din
farkı bulunduğu için kadın ondan ayrılmış olur. Müşrik bir karı-koca dar-ı
harbde iken kadın müsîüman olur ve ikisi de orada kalmaya devam edip dar-ı
İslama gelmezlerse, veya sadece birisi dar-ı islâma gelip diğeri yine dar-ı
harbte yaşamaya devam ederse, kadının iddet süresi bitinceye kadar beklenir, bu
süre içerisinde erkek müslüman olursa, o zaman karısına dönme hakkı vardır,
aksi takdirde dönme imkânı yoktur.[el-Fethü'r-rabbânî, XVI, 202. Hattabî'den
naklen.]